AKBABA Numara 217 1 Kânûn-ı sânî sene 1341 üçüncü sene 

Laklâkiyât

Yeni sene
Bin üç yüz kırk senesi, on iki aydan mürekkeb a‘zâsıyla, ihtiâr bir kabîne gibi isti‘fâsını verip çekildi.
Bu geçen üç yüz altmış beş gün içinde gerçi bin defa “Ah’..”dedik ve bir defa bile “Oh!..” diyemedik. Fakat nedendir bilmem, içimde yine bu geçen yıla karşı garîb bir hoşnudluk var. Acaba, dâimâ gelen gideni arattığı için mi?..

Bin üç yüz kırk senesi bizim için zafer ve sulh senesidir. Fakat, Ankara’dan gelen bu zafer ve sulh perisi, cennet bahçelerinin güler yüzlü meleklerinden ziyâde çatık kaşlı bir dağ güzeline benziyor. Ne kadar dil döksek, ne kadar yaltaklansak nâfile, bir türlü onun haşîn bakışları gülümsemiyor, bir türlü ona kendimiz sevdiremiyoruz!
Gerçi, dünyanın o mesmûd, o bereketli yılları çoktan geçti. Eskiden, bir eker, bin biçerdik! Bir ister, bin alırdık! Fakat şimdi, ne o ganî günler kaldı ne o ganî gökler!

Hani fakirin bir zenginin birine: 
– Bana yüz lira versen ne..Kâbe’ye gideceğim! Demiş. O da:
– Fukarâya hac câiz değildir!…cevâbını verince:
– Ayol, demiş, ben senden sadaka istiyorum, nasihat değil!
– Onun gibi, şimdiki senelerde, insana verse verse, bol keseden bir ders-i ibret verip geçiyor!
– Bin üç yüz kırk senesi, tıbkı hayırsız bir baba gibi, son nefesini verip göçerken, genç ve tecrübesiz yavrusu bin üç yüz kırk bire miras namına yalnız âkibeti mechûl, karışık ve karanlık da‘vâlar bırakıp gitti. Korkarım bu bedbaht çocuk, onu bir defa olsun rahmetle yâd etmeyecek!
– Bu geçen bir yıl içinde, bir defa ağız tadıyla karnımızın doyduğunu, bir defa tepeden tırnağa yeniler giydiğimizi, bir defa keyf ile, zevk ettiğimizi, gülüp eğlendiğimizi hatırlamıyorum. Artık midelerimiz açlıkla, vücutlarımız eski püsküyle, gönüllerimiz gam ve gasâ ile ünsiyet peydâ etti.
– Vaktiyle Bektâşî’nin biri dere kenarına oturmuş, çamur parçalarını avucunda sıkıp sıkıp karşısına dizermiş. Yolcunun biri sormuş:
– Baba erenler, ne yapıyorsun böyle?
– Hiç..İnsan yapıyorum!
– Tevbe et yahu..senin ne haddine böyle şey!
– Neden be evlad?..Rızkını vermedikten sonra, yap yap koyuver!..
– Onun gibi, hepimiz adeta Bektaşî babasının kullarına döndük. Şimdilik ümidimiz yeni sene de..İnşallah o da selli bir yağmur ile tekrar toprağımızı çamur edip bırakmaz! 
Akbaba

 Bekarlar Vergisi
Büyük Millet Meclisi riyâsetine verilen bekarlar vergisi hakkındaki lâyiha hanımlarımızın nezdinde umûmî bir memnûniyet tevlîd etmiştir. Kısmeti kapalı kızların izdivâcını te’mîn eden bu hayırlı haber üzerine derhal takrîr sâhibi Rıfkı Bey’e İstanbul hanımları tarafından bir telgraf çekilerek bekar olup olmadığı sorulmuş, bekar olduğu takdîrde himmetine mükâfeten yirmi yaşlarında hokka ağızlı, çekme burunlu, kiraz dudaklı, üzüm gözlü bir kızla izdivacları için delâlet edileceği bildirilmiştir.

 Yılbaşı Sohbetleri
Millet Meclisinde
Bir meb‘ûs:
– Yeni sene girdi, bir tahsîsât daha alamaz mıyız?
Encümenin mazbata muharriri geriye gelir:
– Efendiler’ kanunda: (Millet vekilleri tahsîsâtını sene başında alacaktır) deniyor. Hangi senenin başında? Bu madde-i kânûniye doksan beş imzâlı bir takrîr ile sarâhet kesb edinceye kadar biz sene-i Rumiye hesabıyla martta efrenciye hesabıyla Kânûn-ı sâni’de olmak üzere üç defa tahsîsât alabiliriz. Binâen aleyh bütçeye yeniden bir buçuk milyon liranın zammını teklîf ediyorum. (Kabul, red sesleri)

 Şehr Emîni
– Bir senelik icraatınızı hülâsa edebilir misiniz?
– Hülâsa etmemi istiyorsanız hiç ağzımı açmayayım…
– O halde tafsîl edin!
– Peki işte: Hiçbir şey yapmadım.

 Muhâcirler arasında
– Bu sene sizin için ne yapıldı?
– Beş on bin mezar!

 İzmir İntihâbâtı
Halk Fırkasının İzmir’deki zaferi terakkîperverler üzerinde aks-i te’sîr husûle getirmiştir. Ali Fuad Paşa bu münâsebetle:
– Bizi müte’essir eden şey kadromuzun nâ-tamam olmasıdır. Yakınlarda mevki‘-i iktidâra gelmekliğimiz muhakkak olduğundan heyet-i vekîlemizi tertîb etmiştik. Halbuki heyet-i vekîle on bir a‘zâdan mürekkeb olduğu halde biz henüz on kişiyiz. Bundan dolayı Rahmi Bey’in gâib etmesi bizi müte’essir ediyor, heyet-i vekilemizden bir kişi noksan kalıyor! Demiştir.

 İki Genç Kız
– Geçen seneyi ne ile geçirdin?
– Nişanlı değiştirmekle.

 Yahya Kemal Bey
Tütün paketinin arkasına bir şeyler karalamakla meşguldür:
– Vezinle kâfiyeyi bulduk, mevzû‘uda bulursak gelecek seneye iki mısra‘ tamam!