BİRKAÇ SÖZ

Feth-i Kostantıniyye ile târîh-i kâinâtda bir devr-i cedîd ihdâs iden Devlet-i mu‘azzama-i Osmâniyyenin 10 Temmuz sene 1324 târîhine kadar düşmüş oldığı za‘f ve hizâle bakanlar İbn-i Haldûn’un, devletlerin ömr-i tabî‘îleri hakkında vaz‘ itmiş oldığı kâ‘ide-i ma‘lûmenin bu def‘a da tahakkuk itdiğine artık kanâ‘at-ı kâmile hâsıl eylemişdir.

Yeniçeri ocağının ortadan kaldırılmasıyla bir devr-i mes‘ûda giren devletimiz, muahharan tahaddüs iden bir çok ilcâât-ı mâddiye ve ma‘neviye ile eski kuvvet ve azametini gâib iderek herkesce ma‘lûm olan hâl-i za‘f ve izmihlâle dûçâr olmuş ve inkirâz-ı elîmden kurtulmak içün behemehâl bir teceddüd-i azîme muhtâc kalmışdı. Aklı başında vatan-perver Osmânlılar bu acı hakîkati anlayarak öyle bir teceddüdün husûli içün fikirlerince çâreler tahrîsinde muztarr kalmışlar ve bu tahrîsin netîcesi olarak târîh-i medeniyyetde ismi altûn hurûfla yazılmağa lâyık olan “İttihâd ve Terakkî” cem‘iyyet-i muhteremesini te’sîs ve teşkîl itmişlerdi.

İttihâd ve Terakkî cem‘iyyeti ibtidâ-yi teşekkülünden nâil-i maksad oldığı yevm-i mes‘ûde kadar yalnız bir fikre hıdmet itdi ki o da idâre-i sâbıkanın tebeddüliyle cism-i devletin tecdîd ve te‘âlîsi fikr-i akdesinden ibâret idi. Târîh-i âlemde bir misline daha tesâdüf olunamayacak kadar parlak, ya‘nî kan dökmeksizin şark ve garbın şuûnât-ı medeniyyesine bir renk-i diğer bahş iden azîm bir inkılâbı -ehemmiyet-i mes’eleye nisbetle- kısa bir zamân zarfında vücûda getirmesi de ancak meslek müttehezinde hiçbir dakîka tebdîl-i istikâmet itmeyerek sûret-i dâimede aynı maksadı ta‘kîb itmiş olmasının bir netîce-i mes‘ûdesi gibi telakkî olınabilir.

İttihâd ve Terakkî cem‘iyyetinden, mâlik oldukları vesâitin mükemmeliyetine nazaran pek çok kuvvetli olmak îcâb iden dîğer cem‘iyyetler meselâ Bulgar Komîtesi arasına nifâk düşerek içlerinden birkaç parti hâsıl oldığı hâlde İttihâd ve Terakkî cem‘iyyet-i muhteremesinin istihsâl-i maksad idinceye kadar bu misillü tefrikalardan kurtulması ancak yukarıda beyân itdiğimiz üzre hedef-i maksûddan bir dakîka bile inhirâf itmemiş olması sâyesinde hâsıl olmuş bir netîce-i mes‘ûdedir ki muvaffakiyet vâkı‘a hep bu netîcenin âsâr-ı fi‘liyesinden add olunsa becâdır.

Bu hâl, cem‘iyyeti teşkîl iden mücâhidîn-i hürriyetin istihsâl-i hürriyetden başka bir maksad perverde itmediklerinin bir delîl-i bâhiridir. Hattâ Devlet-i Osmâniyyenin esâs teşekkülüne, şerâit-i hayâtiyyesine hiçbir tebeddül îkâ‘, hiçbir nakîse îrâs itmeksizin bir inkılâb-ı azîm vücûda getirilmesi işin içinde maksadı izlâl idecek başka dürlü âmâl-ı hasîsenin karışmaması sâyesindedir.

İnkılâb-ı Osmâniyyemizin kıymet ve ehemmiyet-i azîmesini artıran mevâddan biri de devletimizin bir çok anâsırdan müteşekkil olması ve istibdâdın netâic-i elîmesinden olan zulm ve i‘tisâfın artmasından ve ba‘zı mekâsıd-ı hafiyye-i milliyenin araya girmesinden dolayı kable’l-inkılâb ve anâsırın cism-i devletden iftirâk içün ayrıca teşebbüsât-ı mühimmeye tevessül itmiş olmalarıdır.